62 yıldır ilk kez bu kadar açık konuşuldu: Sinemada emeğin görünmeyen yüzü Altın Portakal’da gündem oldu
Haberler03 November 2025Oyunculuğuyla olduğu kadar toplumsal meselelerdeki duruşuyla da bilinen Cem Yiğit Üzümoğlu, sektörde sendikal mücadelenin önünü kesen yapısal engellere dikkat çekti.
Üzümoğlu, mevcut yasalar gereği sendikanın grev veya toplu iş sözleşmesi gerçekleştirme hakkının fiilen mümkün olmadığını vurgulayarak şunları söyledi:
“Kanuna göre iş kolunun yüzde birini örgütlemek zorundayız. Oyuncu sayısı yaklaşık 20 bin. Ama bağlı olduğumuz iş kolu 4 milyon. Bu koşullarda ne grev hakkımız var ne toplu sözleşme yapabiliyoruz. Çünkü kimse bizi işçi olarak görmek istemiyor.”
Üzümoğlu, oyuncuların dışarıdan “yüksek kazançlı” olarak algılanmasının, sınıf bilinci oluşumunu ve dayanışmayı zayıflattığını belirtti:
“Gerçekte o 20 bin kişinin büyük kısmı geçinemiyor. Ortalama çalışma süresi hâlâ 15 saat. Türkiye’de hiçbir işçi bu kadar uzun çalıştırılamaz ama biz hâlâ böyle çalışıyoruz.”
“Setlerde iş güvenliği yok”Üzümoğlu, bir dizinin çekimleri sırasında üç yangın yaşandığını ve ekipten bir kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatarak, iş güvenliği eksikliğinin hâlâ en ciddi sorunlardan biri olduğunu söyledi.
Festival tanıtım filmine yapay zekâ eleştirisi: “Umarım bu bir kaçaktır”Oyuncu, festivalin bu yıl tanıtım filmini yapay zeka ile hazırlamış olmasına da doğrudan atıfta bulundu:
“Yapay zekayla üretilen her içerik, yönetmenleri, oyuncuları, teknisyenleri ve set çalışanlarını işsiz bırakır. Umarım bu bir deneysel ‘kaçak’ olarak kalır. Böyle üretmeye devam edersek, aslında birbirimize iş vermemiş oluruz.”
Üzümoğlu, hukuki düzenlemelerin geride kaldığını ancak festival yönetimleri başta olmak üzere sektörün etik duruş sergilemesi gerektiğini vurguladı.
“Dayanışma tarihi kesintilere rağmen sürüyor”Panelin diğer konuşmacılarından Suna Can Özbulduk, sinema emekçilerinin örgütlenme sürecinin 1950’lere kadar uzandığını, ancak 1980 askeri darbesiyle sendikal mücadelede büyük kopuş yaşandığını aktardı.
Özbulduk:
“Sansürün, ekonomik güvencesizliğin ve işveren-yapımcı baskısının güçlü olduğu dönemlerde bile dayanışma ihtiyacı hep vardı. Bugün de aynı noktadayız: Birlik olmak zorundayız.”
Bir festival panelinden fazlasıBu panel, yalnızca bir tartışma etkinliği değil; Türkiye sinema sektörünün nasıl bir gelecek istediğini açıkça ifade ettiği nadir anlardan biri olarak değerlendirildi.
Emek, hak ve üretim biçimleri üzerine kurulan bu tartışma;
sınırları, alışkanlıkları ve sessizlikleri yerinden oynatan cesur bir adım olarak kayda geçti.