Suriye Asıllı Gazeteci Hüsnü Mahalli ANSİAD'a Konuk Oldu!

Haberler09 Ekim 2013

Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) 14. olağan toplantısına konuşmacı olarak katılan Suriye asıllı Türk Gazeteci Hüsnü Mahalli, “Ortadoğu’daki Son Gelişmeler ve Türkiye’nin Dış Politikası” konusunda bir sunum yaptı. Mahalli; “ABD AKP'yi satmaz, iktidardan gitmezse Türkiye'nin toplum ve devlet olarak İslamlaştırılacağını düşünüyorum. Bu konuda en güzel örnek de Malezya'dır. Planlanan budur” dedi. Mahalli, ABD ve emperyalist güçlerin bu coğrafyada yaşayan insanları birbirlerine kırdırmak istediklerini de öne sürdü.

Başkanlığını ANSİAD üyesi Arif Selçuk'un yaptığı toplantı öncesi ANSİAD'ın bu yıl 11.si gerçekleştirilecek Girişimcilik Haftası organizasyonundan sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Hediye Kayacan çalışmalarla ilgili bilgi verdi. Kayacan, Girişimcilik Haftasının bu yıl 10-12 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirileceğini belirterek şunları söyledi:

“Bölgemizdeki üniversite öğrencilerine yönelik etkinliklerin gerçekleştirileceği haftanın bu yılki ana temasında Melek Yatırımcılar adını verdiğimiz, fikirlere yatırım yapan sermaye sahipleri ile melek yatırımcıdan sermaye almış girişimciler konuşması olacak. Öğrenciler arasında düzenlenecek iş fikirleri yarışmasında fikrini iş modeline dönüştüren gençlerin başvuruları değerlendirilecek. İş fikri yalnız başına yetmiyor. Fikrin yatırıma dönüşmesi lazım. Biz ANSİAD olarak Girişimcilik Haftası'nda iki tarafı bir araya getirecek modelleri ortaya koymaya çalışıyoruz.”

Daha sonra Bilişim Teknoloji Danışmanı Orçun Açan melek yatırımcılarla ilgili kısa bir sunumla konunun detaylarını anlattı.

40 yıldır Türkiye'de yaşıyor

İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümünden mezun konuşmacı Hüsnü Mahalli, sözlerine “40 yıldır Türkiye'de yaşayan Suriyeli bir gazeteciyim” diyerek başladı. Türkiye'nin de içinde bulunduğu bu coğrafya için Ortadoğu ifadesini kullanmadığını söyleyen Hüsnü Mahalli, “Bu coğrafya bizim yaşadığımız coğrafya. Niçin Ortadoğu diyeyim?” dedi. Irak işgal edildiğinde Yeni Şafak Gazetesi'nde yazdığını ve yazdıkları yüzünden kovulduğunu, daha sonra girdiği Akşam'dan da TMSF el koyduktan sonra aynı akıbete uğradığını dile getiren Mahalli, Irak işgali ile ilgili şöyle konuştu:

“İlk işgal edildiğinde söyledim. Biz Irak'ı 30 yıl konuşuruz. Irak adam olmayacak. Basit bir örnekle anlatayım. Irak'da Yeşil Bölge adı verilen bir bölge var. Güvenli koruma altında. İşgal sonrası Cumhurbaşkanından, meclise, elçiliklerden bakanlıklara kadar Irak'ı yönetenler bu bölgede yaşıyor. Türk heyeti ile birlikte gittim. Bu bölgeyi görünce işin vahameti daha da anlaşılıyor. Yeşil Bölge içinde 3 kontrol noktası var. Her noktadan geçebilmek için ayrı şifreler veriliyor size. Türk heyeti olarak son noktanın şifresini yanlış verdiğimiz için Cumhurbaşkanı ile görüşemedik, bizim kaldığımız otele geldiler. Her milletvekilinin 30, bakanların 60 koruması var. Devlet 1 milyon 570 bin kişiye koruma maaşı veriyor. Yabancılar normalde şehirde dolaşamaz. Ben çıkmak istedim, riskleri anlatılar. Yabancı iseniz; fidye için kaçırılabilirsiniz, nerede patladığı belli olmayan bomba yüklü kamyonların yanından geçebilirsiniz, canlı bombaların hedefi olabilirsiniz, sokakta dolaşırken vurulabilir, bıçaklanabilir, en azından dövülebilirsiniz. Böyle bir ülkede yaşadığınızı düşünebiliyor musunuz? Şehre gitme konusunda ben ısrar edince, 12 koruma verdiler, 8'de anlaştık ve dışarıya çıktık. Bir kuyumcuya girdik, adam 8 korumayı görünce 'soygun var' diye ellerini havaya kaldırdı. İşte Irak'a ABD'nin getirdiği demokrasi bu. Kürtler, Araplar, Türkmenler, Aleviler, Sünniler arasında iç savaş devam ediyor. 1 milyon 100 bin dul kadın var. 500 bin yetim çocuk var. Bağdat gibi bir kentte elektrik yok. Bu ülke nasıl adam olur? Aynı şeyleri Suriye'de de yapmak istediler.”

Saddam'ı Körfez Savaşı'nda neden bitirmediler?

1991 Körfez Savaşı sırasında Bağdat'da olduğunu hatırlatan Hüsnü Mahalli, “Saddam ordusunun işgal ettikleri Kuveyt'den çıkarılırken, Saddam ailesi ile birlikte kaçma hazırlıkları yapıyordu. Saddam'ın işi bitmek üzereyken ABD 'Savaş Bitti' açıklaması yaptı. Daha sonra Saddam Kuzey Irak'a saldıracak haberi üzerine 300 bin Kürt kardeşimiz Türkiye'ye geldi. Rahmetli Özal Baba Bush'dan yardım istedi. Bize Çekiç Güç'ü verdiler. 3 aylık bir tezkere ile gelen Çekiç Güç, muhalefetin tepkilerine rağmen Irak'ın 2003'de işgal edilme sürecine kadar kaldı. Bu arada 1991'de Saddam'ı almayan ABD'nin amacının, 2003'e kadar Kuzey Irak'da Kürtler için bir altyapı oluşturmak olduğu anlaşıldı. Bu coğrafya'da her şey böyledir. Birbirine bağlıdır. Bugün olanlar 15 yıl sonranın senaryolarıdır” diye konuştu.

“Ders almıyoruz, çünkü salağız” 

Türkiye'de kamuoyu oluşturan yazarların bu coğrafya ile ilgili bilgisiz olduğunu iddia eden, bilgi olmadan analiz yaptıklarını dile getiren Hüsnü Mahalli şöyle devam etti:

“Türkiye'nin PKM ile ilgili 40 yıldır yaptıkları külliyen yanlış. Dün bebek katili diye zorluklarla yakalanan Abdullah Öcalan, bugün bu memleketin en önemli muhatabı olmuştur. Barış sürecini överek yazıyorlar. Ama şunu bilmeliler. PKK sadece Türkiye'nin sorunu değil artık. PKK dünyanın sorunu. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Lübnan'da 2 pilotumuz radikal İslamcılar tarafından kaçırıldı. Türkiye'nin Radikal İslamcıları barındırdığı da söyleniyor. Cumhurbaşkanımız; 'bu Radikal İslamcı gruplar bizim için de tehlikeli olmaya başladı' diyerek bir gerçeği ortaya koydu. Mısır'la ilişkilerimiz iyiydi. Mübarek iktidardı. Darbe ile indirildi, herkes 'darbe değil Devrim' dedi. Müslüman kardeşlerin lideri Mursi'nin iktidara gelme sürecinde bütün parayı Katar ve Suudi Arabistan verdi. Mursi'yi deviren darbeye de Suudi Arabistan destek verdi. İşte bu coğrafya böyle bir coğrafya. Bu savaşlar niye yapıldı? Geçmişi hemen unutuyoruz. Biz de bu coğrafyanın insanıyız ve ders almıyoruz, çünkü salağız.”

“Yaşadıklarımız, 10 sene sonrasının yüzde biri”

Televizyonlarda dandik programlarla Türk toplumunun uyutulduğunu, evlilik programlarının reyting rekoru kırdığını söyleyen Mahalli, “Toplumun büyük bölümü böyle. Hiç bir şey umurlarında değil. Şu anda yaşadıklarımız basit şeyler. Türban mahkemeler ve ordu hariç serbest bırakıldı. Bakın iki yıl sonra mahkemelerde türbanlı hakimler göreceğiz. Şu anda yaşadıklarımız 10 sene sonra yaşayacaklarımızın yüzde biri. Bu coğrafyayı birbirine kırdıracaklar. Çünkü olup bitenlere salakça bakıyoruz” dedi.

Yemen'in her tarafı demokrasi olsa ne olur?

Büyük devletlerin Müslüman ülkelere sözde demokrasi getirmeye çalıştığını söyleyen Mahalli, Yemen'den örnekler vererek, “10 yaşında bir çocuk evlendiriliyor, 12 yaşında boşanma davasına giriyor. Hamile kadınların yüzde 85'i asla bir doktora gitmiyor. Kadın sokakta dolaşamıyor, kadının adı yok. Sapıklık dizboyu. Buraya demokrasi gelmiş. Ne yapayım o demokrasiyi” dedi. 

Mısır'da Müslüman Kardeşler'in iktidara geldiklerinde yaptıklarını da anlatan Mahalli, “İşi gücü bıraktılar kadınlara yasaklar getirmeye başladılar. Çıktı bir imam fetva verdi 'Eşi ölen kişi 6 saat içinde ölen eşi ile cinsel ilişki kurabilir' diye. Bu nedir Allah aşkına Müslümanlık mı, İslam mı? Sonra ABD çıkıyor Arap Baharı'ndan söz ediyor, bunun neresi Bahar, neresi demokrasi” dedi 

Suriye ile aramızda ne oldu?

Suriye ile Türkiye ilişkilerinin 3-4 yıl önce doruk noktasında olduğunu hatırlatan, Başbakan Erdoğan'ın aileleri ile birlikte Esat'la tatil yaptığını söyleyen Mahalli, “Esat o zamandan bu yana değişmedi. Esat diktatördü, bir gün canı sıkıldı ve insanları katletmeye başladı. Esat kötü, Suudi Arabistan, Katar mı Suriye'yi düzeltecek?. Suriye'ye bu ülkeler mi demokrasiyi getirecek? Demokrasinin var olduğu sanılan Suudi Arabistan'da kadınların araba kullanması yasak. Kadın tek başına sokağa çıkamaz. Dünyanın en zengin ülkesi ama halkı köle. Bu nasıl bir iş? Çünkü Kralın 32 hatunu vardı, 27 oğlu, 32 kızı oldu, şimdi nüfusu 100 bini buldu. Onlar zenginliği yaşıyor, halkı köle yapıyor” diye konuştu.

“Şu anda Suriye'de 83 ülkeden gelen 50 bin katil ruhlu manyak, insan katlediyorlar” diyerek sözlerini sürdüren Hüsnü Mahalli, şöyle devam etti:

“Bu 50 bin kişinin Suriye'de ne işi var? Bunları kim gönderdi? Üstelik öldürülenlerin yerine yenileri geliyor. Üstelik Türkiye'den gidiyorlar. Bu soruların yanıtı verilirse mesele çözülür.”

2023'de Türkiye İslamlaştırılmış olacak

Bölgede önümüzdeki süreçte neler olacak şeklindeki bir soruyu yanıtlayan Hüsnü Mahalli, Bölgede olağanüstü başka bir şey olmazsa bir Kürdistan Devleti'nin kurulacağını belirterek şöyle devam etti:

“Bu Devlet kurulurken çıkacak savaştan en çok Irak ve Lübnan zarar görecek ve parçalanacak. 2023'de yine olağanüstü bir şey olmaz, ABD AKP'yi satmaz, iktidardan gitmezse Türkiye'nin toplum ve Devlet olarak İslamlaştırılacağını düşünüyorum. Bu konuda en güzel örnek de Malezya'dır. Planlanan bu. Tutar mı, tutmaz mı? Bana göre tutar. Ama bu coğrafyada sürprizler olabilir.”

Bir harita üzerinde bir İngiliz Gazetesinde yapılan değerlendirmeyi anlatan Mahalli, Kızıldeniz ve Körfez'in Arap Yarımadası'ndaki petrolünün dünyaya ulaştığı iki önemli nokta olduğunu hatırlatarak “Bu coğrafyada olup bitenlerin sebebini burada aramak lazım. Şayet bu bölgedeki petrol ve doğalgaz Avrupa'ya ulaşırsa, bu işten en fazla Rusya zarar görecektir. Rusya'nın Suriye'ye sahip çıkma sebebi de budur” dedi.

Arap Baharı'nın asıl amacı Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı geleneğinin ortadan kaldırılmasıdır”

Yine bir soru üzerine Arap Baharı'nı anlatan Mahalli, “Şimdi bakın; Arap Baharı Libya, Mısır, Irak, Yemen, Tunus ve Suriye'de uygulanmıştır. Bu ülkelerin liderleri hep Atatürk'ü ve ilkelerini benimsemiş, örnek almış kişilerdir. Bahar safsatası ile iktidarlarına son verilmiştir. Asıl hedef Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in ortaya koyduğu emperyalistlere karşı, Kurtuluş Savaşı geleneğinin kaldırılmasıdır. Atatürk anlayışının beyinsel mekanizmalardan kaldırılmasıdır.  AK Parti de bu anlamda İslamcı bir Devlet kuracaktır, planlama budur” şeklinde konuştu.

Türkiye'de yaşam biçiminin diğer İslam ülkelerinden farklı olduğunu, Başbakan Erdoğan'ın bir Mursi olamayacağına dikkat çeken Mahalli, bir soru üzerine İslam ülkelerini de şöyle değerlendirdi:

“Araplar, Kur'an Arapça olduğu için okur. Din ve Dil olarak okurlar. Tarih olarak okurlar. O nedenle din, Arap toplumunun ayrılmaz bir parçasıdır. Türk toplumunda dil farklı. Bugün 56 İslam ülkesi var. Bunun 22'si Arap. Bu ülkeler arasında hiç birinin diğeri ile ortak bir paydası yok. Din adamları anlaşamıyorlar. Diyanet İşleri Başkanı Başbakan'dan izin almadan hiç bir açıklama yapamaz. Fas'da bayramlarda Başbakan dahil sıraya girip kralın elini öpüyor ve çevirip avuç içini de yalıyorlar. Kral sevmediği varsa elini öptürüyor, ama yalatmıyor.”

 

Fettullah Gülen neden gelmiyor?

Gazeteci Hüsnü Mahalli, Fettullah Gülen'in neden Türkiye'ye gelmediği yolundaki bir soru üzerine; Gülen'in bu coğrafya'da olup bitenlerle ilgili Başbakanla aynı düşünmediğini belirterek, “Mesela Fettullah Gülen'in Müslüman Kardeşlerle arası iyi değildir” dedi ve şöyle devam etti:

“Gel diyorlar, gelmiyor. Başbakan da davet etti. Yardımcısı da. Gelmiyor çünkü olası Şeriat Devleti'nin bir yerinde konumlandırılması gerekiyor. Sıkıntı burada. Humeyni gibi gelemez. Gelse Diyanet İşleri Başkanı mı olacak? Böyle bir teknik sıkıntı var”

Konuşmasının son bölümünde Irak işgal edilmese, Türkiye'nin liderliğinde Irak, Ürdün, Lübnan ve Suriye'nin ortak pazar kurmak üzere olduğunu ve meselenin içinde olduğunu dile getiren Mahalli, “O zaman Başbakan Arap ülkelerinin adeta tanrısıydı. Ama şimdi hiç bir Arap ülkesine gidemez” dedi. Suudi Arabistan'la ilgili görüşlerini de şöyle dile getirdi:

“Suudi Arabistan bu coğrafyanın en tehlikeli ülkesidir. Dünyada ne kadar radikal İslamcı parti, grup, örgüt ve tarikat varsa hepsi, Suudi Arabistan'dan para alır. 1993'de Çeçenistan'da halk ayaklandı. Suudiler Çeçen halkının bu haklı mücadelesini radikalleştirdiler. Bosna'da da aynı şeyler oldu.”

 

Yaklaşık 2,5 saat süren konuşmanın ardından, ANSİAD Başkanı Ali Eroğlu ve Toplantı Başkanı Arif Selçuk konuk gazeteci Hüsnü Mahalli'ye gecenin anısına bir plaket verdi.