Antalya'da Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu İklim Diplomasisi Haftası kapanış farkındalık etkinlikleri kapsamında "İklim ve Sürdürülebilirlik Gençlik Paneli" düzenlendi.
Antalya'da Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu İklim Diplomasisi Haftası kapanış farkındalık etkinlikleri kapsamında "İklim ve Sürdürülebilirlik Gençlik Paneli" düzenlendi.
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, "Hepimiz tüketimimizi azaltabiliriz. Yediklerimiz konusunda atıklarımız konusunda dikkat edebiliriz. Herkes küçük de olsa katkı sağlayabilir. Küçük katkılar bir araya gelip dünyanın seyrini değiştirecek." dedi.
Panele katılan AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, İstanbul'da gerçekleşen terör saldırısını kınadığını, hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı, yaralananlara acil şifalar dilediğini söyledi. Meyer-Landrut, Terör tehdidi karşısında omuz omuza durmanın önemli olduğunu ifade etti. Meyer-Landrut, Paris Antlaşması'nın herkese ümit verdiğini ancak son 7 yılda iklim değişikliğinin sonuçlarının daha da kötüleştiğinin görüldüğünü kaydetti. Antalya'da korkunç orman yangınlarına şahit olduklarını aktaran Meyer-Landrut, "Dünyada seller ölümcül oldu. Kuraklıklar yaşandı birçok ülkede. Son birkaç yıl içerisinde iklim değişikliğinin etkilerini geçmişten çok daha fazla hissettik. Devlet başkanları tarafından anlaşmalar yoluyla verilen sözler, sıfır emisyonlara 2050 yılına kadar ulaşma taahhütleri çok önemli. Bu hedeflere uyulması sağlanmalı. AB olarak önemli kararlar aldık. Türkiye aynı şekilde kararlar alıyor. Burada başarılı olmamızın tek yolu birlikte çalışmak." dedi.
"20 Yıl Önce Lüks Olan Çevre Politikaları Bugünlerde Zorunlu"
İklim değişikliğinin önüne geçmek için hükümetlerin gereken kararları alarak uygulamaya başlaması gerektiğine dikkati çeken Meyer-Landrut, şunları kaydetti: "İklim değişikliğinin önüne geçmek için iş dünyasına ihtiyacımız var ki üretim şekillerini dönüştürsünler ama gençler olmaksızın hükümetlerin, iş dünyasının atmış olduğu tüm adımlar boşa gider. Tüketici davranışları çok önemli. Çevre dostu ürünler talep edilirse fabrikalar bunu üretir. Gezegendeki herkesin bu konuda kişisel katkısı olmalı. Hepimiz tüketimimizi azaltabiliriz. Yediklerimiz konusunda atıklarımız konusunda dikkat edebiliriz. Herkes küçük de olsa katkı sağlayabilir. Küçük katkılar bir araya gelip dünyanın seyrini değiştirecek. 20 yıl önce lüks olan çevre politikaları bugünlerde zorunlu. Bütün politikaların merkezinde yer alması gerekiyor."
AB olarak Mısır'ın Şarm el-Şeyh kentinde yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı'ndan (COP27) anlamlı kararlar çıkmasını beklediklerini aktaran Meyer-Landrut, "Bireysel olarak katılımcıların hedeflerini daha da yükseltmelerini beklediğimiz gibi bunu da uygulamaya geçirmelerini istiyoruz. Bir iyi bir de kötü haberim var. Kötü haber; şimdiye kadar hayata geçirilen tedbirlerle küresel ısınmayı 1,5 derecede sınırlayamayacağız. 1,5 derecenin üstünde hem de anlamlı şekilde üstünde. İyi haber ise alabileceğimiz tedbirler hala etki yapabilir. Hala 1,5 derece hedefine mümkün olduğunca yaklaşmamızı sağlayabiliriz. AB bu konuda liderlik yapmaya hazır. Sadece sözleriyle değil finansal olarak da desteklemek yoluyla da öncülük yapacak." ifadelerini kullandı.
Meyer-Landrut, bir katılımcının AB'nin nükleer enerji ve gazı "yeşil yatırım" olarak tanımlamasına ilişkin soruya, "Bu çok ciddi ve karmaşık bir durum. Her üye devlet farklı enerji politikaları uygulamış. O nedenle biz yeşil enerjiye geçişi desteklerken üye devletlerle de mevcut bir gerçeklik ile karşı karşıyayız. Ara dönemde birbirinden farklı enerji kaynakları kullanılmaya devam edecektir. Sorunuzda geçen karar gibi bir karar alındığı zaman hep kendimizi karmaşık bir ödün vermek zorunda buluyoruz. Bu ödünün güzel yanı en azından doğru yola gidiyoruz. Ortak bir taahhüdümüz mevcut. Mümkün olduğunca yeşil enerjiye geçiş taahhüdümüz bulunuyor." yanıtını verdi.
Meyer-Landrut, Türkiye ve dünyadaki gençlerin birçok zorlukla karşı karşıya olduğunu, devletlerin, hükümetlerin, iş kollarının, STK'ların bir araya gelerek bu zorluklarla mücadele etmesi gerektiğini kaydetti.
Antalya Büyükşehir Belediye Genel Sekreteri Cansel Tuncer, iklim değişikliği ve kuraklığın önüne geçmek için doğa ve çevre dostu bir belediyecilik yaptıklarını belirtti. Temiz enerji kaynaklarını kullanmaya önem verdiklerini dile getiren Tuncer, Antalya'da yılın 300 gününü güneşli geçtiğini, güneş enerjisini kullanmak için çabaladıklarını vurguladı.
"Her Dalışımda Bir Ev Düzebilecek Kadar Farklı Eşya İle Karşılaşabiliyorum"
Dünya dalış rekortmeni milli sporcu Şahika Ercümen ise yaşamını suda geçiren bir sporcu olduğunu söyledi. Denizleri evi gibi gördüğünü aktaran Ercümen, "Uzun yıllardır sualtındayım. İlk yıllarda balıklarla yüzerken son yıllarda plastiklerle sık sık karşılaşıyorum. Her dalışımda bir ev düzebilecek kadar farklı eşya ile karşılaşabiliyorum. Bazen koltuk bazen mangal bazen de ayakkabı ile karşılaşıyorum. İşin kötü yanı sadece bunları görmüyorum. Bunların deniz canlıları ile buluşmasına şahit oluyorum. Caretta carettanın boynuna ağ takılmış ya da ip dolanmış şekilde görüyoruz. Bazılarını kurtarıyoruz, bazılarını da kurtaramıyoruz. Yunus poşeti deniz anası zannedip yutmuş ve sindirim sistemi bırakamadığı için maalesef acı çekerek yaşamını yitiriyor." diye konuştu.
Antartika gibi bir kıtadan alınan örneklerde mikroplastiğe rastlandığını anlatan Ercümen, bunun çarpıcı bir örnek olduğunu, Antalya'dan atılan bir çöpün Akdeniz'deki bütün ülkeleri gezebildiğini kaydetti.
İyi yaşam ve beslenme uzmanı Dilara Koçak da insanların ihtiyacından fazla gıda ürünü aldığını ve bunu iyi saklayamadığını söyledi. Bir elmanın bile çürütüldüğünde 85 litre temiz su kaynağının kaybedildiğini aktaran Koçak, "Çöplerin etkin ayrıştırılması gerekiyor. Etkin geri dönüşüm olmaması gıda israfı ve gıdaların çöple buluşmasına neden oluyor." değerlendirmesinde bulundu.