Prof. Dr. İlber Ortaylı: “Üniversiteyle Şehri Kalkındırırız Teorisi Çok Yanlış”

Haberler06 Mart 2018
3.2B OKUNMA
Paylaş

Büyükşehir Belediyesi’nin fetih kutlamaları kapsamında Antalyalılarla buluşturduğu Prof. Dr. İlber Ortaylı, Antalya’nın yoğun göç aldığını ve bu yoğun nüfus artışının Antalya’nın bünyesini zorladığını belirtti. Antalya’da 70 bin kişinin öğrenim gördüğü bir üniversite de olduğuna işaret eden Ortaylı, “Şu teori çok yanlıştır. ‘Üniversiteyle bir şehri kalkındırırız.' Şehrin ancak bakkalını, çakkalını ve açgözlü ev sahiplerini kalındırırsınız. Şehir üniversiteyle kalkınmaz” dedi. Ortaylı, Antalya’da İnan Kıraç’ın kurduğu gibi bir müze kurulması gerektiğini dile getirdi.

Antalya’nın fethinin 811’inci yıldönümü kutlamaları, ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı konferansı ile son buldu. Antalya Kültür Merkezi’nde (AKM)  konferansı takip etmeye gelen Antalyalılar salonlara sığmadı. Salon kapasitesi aşılınca Büyükşehir Belediyesi tarafından Perge Salonu ve AKM önüne sinevizyon kurularak konferans canlı olarak yayınlandı. Ortaylı, izleyenleri Antalya’nın antik çağlardan Selçukluya, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e tarih yolculuğuna çıkardı.

Selçuklu Öncesine İtibar Edilmeli


Prof. Dr. İlber Ortaylı, konferansında Antalya tarihinde kısa bir yolculuğa çıkardı. Selçuklu öncesi döneme tarih araştırmacılarının itibar etmediğini ifade eden Prof. Dr. Ortaylı, “Antalya, Türk arkeoloji uzmanlarının çalıştığı ilk bölge. Antalya, milattan önce üçüncü asrın sonundan itibaren kurulup gelişen bir şehirdir. Burada yerleşim var fakat şu haliyle Antalya taşıdığı isim zaten Kral Attalos’un ismi, Helenistik devrin geliştirdiği bir şehir. Bu coğrafya bakımından çok önemlidir. Türkiye’de şöyle bir eğilim vardır. Türkiye tarihini inceleyenler Selçuklu öncesine pek itibar etmezler. Hâlbuki onun üzerine oturuyorsunuz. Oradaki değişkenler oradaki sevk problemleri sizi de tayin ediyor. Osmanlı imparatorluğunun ve Selçuklu devletinin eyaletlerinin hepsi eski Roma eyaletleridir” diye konuştu.

Antalya’yı Kuşatmak Kolay, Almak Zor

Antalya’nın şehir yapısını ele alan Prof. Dr. İlber Ortaylı şu bilgileri verdi;  “Antalya’nın yapısı içerisinde, şehri denizden abluka altına alabilirsiniz ama tepelere hükmedemediğiniz için başarıya ulaşmak fevkalade zordur. Nitekim Antalya da tarihi boyunca böyle yaşamıştır. Roma burayı denizden ablukaya aldı ama çok uzun bir zaman sahildeki korsanları hükümranlık altına alamadı. Alamaz çünkü tepeler onların değildi. Baktılar ki tepelerdeki insanlar buraya hükmediyor, sahillerde mücadeleye girdiler Roma da sahillerde hâkim olabildi. Bu ortaçağlarda da böyledir.”


“Türkiye’nin Etnogenetik Yapısının Değişimini Dünya Henüz Kolay Hazmedemez”

Türklerin Anadolu’nun son ve geç fatihleri olduğunu ifade eden İlber Ortaylı, Türkiye’nin oluşumunu çok geç tamamladığını belirtti. Ortaylı şunları anlattı: “12. Asırda dünyanın etnik yeni yerleşim ve değişim coğrafyası oturmuştur. Örneğin Fransa artık 6. asırda Fransız olmuştur. Dili yaşamıştır ancak Eski Roma devleti kaybolmuştur. Doğu Avrupa’daki devletler bile 8’inci- 9’uncu asırda oluşumunu tamamlamıştır. Düşünün ki Türkiye 12’nci asırda oluşumunu tamamlıyor. Girdiğimiz sahada bir takım barbar kavimler, göçebeler yaşamıyor. Oturmuş eski medeniyetler, halklar, diller, kiliseler var. Türkiye’nin etnogenetik yapısının değişimini dünya henüz kolay hazmedemez. Bunu size bir slogan olarak değil soğukkanlı olarak bakarsanız olayı anlamanız için söylüyorum. Nitekim İslam dünyası bile bir parçacık tarih öğrenip uyanmaya başladığı zaman orada 7 asır oturan Endülüs medeniyetinin İspanyollar tarafından silinmesini ve itilmesini hazmedememeye başladı.”

‘Üniversiteyle Şehri Kalkındırırız' Teorisi Çok Yanlış


Antalya’nın yoğun bir göç aldığını ve kültürel açıdan burada bir dengesizlik olduğunu da ifade eden Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Bu 1960-70’den sonra değil hep böyledir. Bir tarafta göçebeliğin hakim unsurları Korkuteli, Elmalı’da, bir tarafta tamamen yeni yerleşim Side, Pamfilya, Antalya’da, bir tarafta kırsal kesimin kendine has rehaveti bir tarafta ticari bir atılımın hırsı bir arada bulunmaktadır. Aşırı nüfus artışı memleketin bünyesini zorlamaktadır. Bugün 70 bin kişilik bir üniversite var ve bu üniversite, kendini çok iyi gösteren bir tıp fakültesine sahip oldu. Ama aynı şeyi öbürleri için söylemek çok zor.” diye konuştu.

70 bin talebinin bulunduğu bir üniversitenin kendi içinde akademik sorunları bir ölçüde halledebilse bile bir çevre yaratamayacağını kaydeden Prof. Dr. Ortaylı, “Şu teori çok yanlıştır. ‘Üniversiteyle bir şehri kalkındırırız.' Şehrin ancak bakkalını, çakkalını ve açgözlü ev sahiplerini kalındırırsınız. Şehir üniversiteyle kalkınmaz. Bu mümkün değil. İnsan, Avrupa Ortaçağından bakarak tetkikini yapmak zorundadır. Yani Avrupa'ya Oxford Üniversitesi var, niye? Çünkü Londra'nın burnunun dibinde, o tarihte bir günlük yürüyüşle gidiliyordu, bugün hiçbir şey değil 45 dakika. Çünkü şehirle üniversite her zaman bağdaşamaz. Talebeler ve hocalar şehrin kazıkçılığından şikayet eder, kavga çıkarırlar. Şehirde onların getirdiği ahlaksızlık ve gürültücülükten şikayet ederler. Dolayısıyla hiçbir Avrupa ülkesi şuraya bir üniversite kurayım da şurası kalkınsın demez. Üniversiteler doğrudan doğruya kendi fildişi kulesi içinde çalışmak, üretmek zorundadır” dedi.

İnan Kıraç’ın Yaptığı Gibi Bir Müze Yapılmalı


Prof. Dr. İlber Ortaylı, Antalya'da bundan sonra yapılması gerekenin İnan Kıraç'ın yaptığı gibi bir müze yapılması ve kazıların beslenmesi olduğunu, bunun da kente hayat vereceğini kaydetti. Ortaylı, “Filan veya falanın yaptığı gibi tiyatro, sinema festivali yaparsın diyemeyeceğim, çünkü o fasıl Antalya'ya gerekeni veremedi. Birtakım çıkan eserlerin tescili ve öğretilmesi yoluna gidilir. Bunun için bir takım sivil kuruluşlar fevkalade önemlidir. Efendim belediye yapsın ama belediyeden evvel sizin kendinize bakmanız gerekir” dedi.

Konferansın sonunda Antalya Valisi Münir Karaloğlu ve Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya hediye takdiminde bulundu.


3.2B OKUNMA
Paylaş
Antalya’da olan biten tüm etkinliklerden ilk önce sen haberdar ol!