Schröder 3. Uluslararası Resort Turizm Kongresi'ne Katıldı

Haberler30 Kasım 2013
1.4B OKUNMA
Paylaş

Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeler Birliği (AKTOB) ile Resort Dergisi tarafından düzenlenen 3. Uluslararası Resort Turizm Kongresi'nde Almanya Eski Başbakanı Gerhard Schröder turizmcilere seslendi.

Konuşmasında Türkiye'nin AB üyeliğine değinen Schröder, turizmin Türkiye'de belirleyici olduğundan söz etti.

2012 yılı içinde ilk kez 1 milyardan fazla insanın dünyada seyahate çıktığını vurgulayan eski Şansölye, bu rakama daha önce ulaşılmadığının altını çizdi. Bu rakamın 1,8 milyara ulaşacağına da dikkat çeken Schröder, siyasal ve ekonomik istikrarın turizm açısından öneminin de buna paralel arttığına vurgu yaptı ve ekledi, "Mısır örneği bunu bize dramatik bir biçimde gösterdi. Turistlerin bir ülkeye gitmemesinin o ülkeyi nasıl etki ettiği ortadadır."


Eski Şansölye, turizm sektörünün görevinin, mümkün olduğunca çok insanın bu hizmetten faydalanmasına olanak sağlamak olduğuna değinerek, turistlerin asıl önem verdiği konunun konaklamanın kalitesi değil sürdürülebilirliği olduğunu söyledi.

Konjonktürel gerilemenin insanların seyahat bütçelerini doğrudan etkilediğini sözlerine ekleyen Schröder, "Avro bölgesindeki gelişmelerin turizme önemli etkileri olmaktadır. Avrupa'daki kriz hafiflemekle birlikte henüz aşılmış değil.
AB'nin siyasal birliği artık statik kalamaz. Refah için AB politikalarının değişim göstermesi gerekiyor" dedi.

Eski Şansölye sözlerine Avrupa'daki krizin bir Avro krizi olmadığından söz ederek devam etti ve "Bu ortak birimin AB içinde koordine edilmemiş olmasıdır. Sadece para ekonomisinin yönetilmesi tek başına yeterli değil. Avrupa'da para ekonomisi iyi koordine ediliyor. Ekonomi ve finans ekonomisinin de koordine edilmesi gerekir. Bu yapısal hata mutlaka düzeltilmelidir. Avrupa'nın siyasi birliğini daha da büyütmemiz gerekiyor. Ortak mutabakat şu: Ortak finans ve sosyal politika olmadan para politikasını yürütmek mümkün değildir. Avro birliğinin sürebilmesi için ekonomide başarılı olmamız gerekiyor. AB'ye uzun süreli bir federasyon olarak bakmak ve Avrupa'da rekabeti sürekli kılmak gerekiyor. Bugün Almanyaekonomisine gıpta ile bakılıyor çünkü reformları erken yaptık. Emeklilik süresi uzatıldı, esnek çalışma sistemi getirildi. Almanya birkaç yılda Avrupa'nın hasta adamlığından lokomotifliği konumuna yükseldi. Ben Alman modelinin her ne kadar başarılı olsa da bir başka ülkeye aynen uygulanamayacağına inanıyorum. Çünkü her ülkenin kendine özgü koşulları ve sorunları var. Sosyal devleti sürdürülebilir ve güçlü kılmak için sürekli ince ayar yapmak gerekir.

Acı kararların alınıp uygulanması için zaman gerekiyor. Bu arada size yüklenilir ama sonradan iyi iş yapmış denir. Ancak sonradan gelen övgü, politikacıların işine yaramaz. Reformlar gereklidir ama etkilenen ülkelere biraz daha zaman tanınmalı, yoksa o ülkeler çöker. İşte Yunanistan örneği...


Hiçbir hükümet ve toplum bu kadar baskıya dayanamaz. Yunanistan da dayanamadı. Reform yapmak isteyen ülkeye zaman tanımak gerekir. Bugün Avro olmadan Avrupa olmaya devam eder deniyor ancak bu nasıl mümkün olacaktır? Siyasal birliktelik için bu önemli. Çin'le, ABD ile aynı güçte mi olacak? Avrupa'da ülkeler bunu tek başına yapamaz. Bugün, dünyada iki kutup oluştu; Amerika ve Asya. Bu iki kutbun arasında ise Avrupa yer alıyor. Nüfus olarak Avrupa cücedir ancak ekonomik güç önemli.

Avrupa'nın ekonomik payı yüzde 30, önümüzdeki 20 yılda yüzde 20'ye düşecek veÇin, Avrupa ile aynı seviyeye gelecek. İşte bizi bekleyen asıl tehlike bu. AncakAvrupa bunun altından kalkacak güçtedir. BRIC ülkelerinin de etkisi söz konusu…" şeklinde konuştu.

Sözlerine son günlerin tartışmalı konusu olan CIA'in Almanya'yı dinlemesinin bilmedikleri bir konu olmadığına vurgu yaparak devam eden Schröder, bunun sürüp giden bir süreç olduğuna dikkat çekti.


"Avrupa'yı bu güçlerle eşit hale getirebilmek için bir sorumluluğumuz var. İşte bu yüzden daha fazla Avrupa'ya ihtiyacımız var" diyen Schröder, "AB gerek kültürel gerek dini birlik oluşturan bir birliktir. AB, Hıristiyan kulübü değildir. Şansölyeliğim döneminde Türkiye'nin üyeliğine destek verdim. Şimdi de bu desteği sürdürüyorum. Türkiye'nin AB üyeliği için 4 sebep var:

Öncelikle Türkiye'ye Avrupalıların verdiği bir söz var. 1963 Ankara Anlaşması ile bu söz verildi. 50 yıl boyunca Türkiye'ye vaatlerde bulunuldu. Avrupa'nın tutarlılığı açısından bu sözlerin yerine getirilmesi önemlidir. Türkiye bugün, ekonomik büyümesi ile dünyanın en önemli ülkelerinden biri haline geldi. Türkler AB üyeliği için yalvarmak zorunda değil. Bizim Türkiye'ye ihtiyacımız var. Türkiye üstüne düşenleri yaptı. Bugüne dek alınmış olan mesafe ve atılmış olan adımların zarar görmemesi gerekir. Türkiye bütün aday ülkeler için konulan kriterleri yerine getirirse –ki, bu noktada iyi yoldadır- İslam ülkelerine de önemli bir örnek olacaktır. Bunu bizim Avrupalılar olarak kendi güvenliğimiz için desteklememiz gerekir.

Üçüncü olarak, Türkiye AB'ye katılan birçok ülkeden ekonomik olarak daha öndedir. Bu nokta AB'nin gözünden kaçmamalıdır. Eğitimli insanları, yükselen ekonomisi ile bu büyük devi kapı önünde bırakma lüksümüz yok. Bugün Türkiye'ye yatırım yapmak güvenlidir. Kısaca, Türkiye'nin AB'ye katılımı bizim çıkarımızadır.


Almanya'da bu konuda tartışmalar var. Ama yeni koalisyonumuz koşullar gereğiTürkiye'nin AB üyeliğine veto koyma şansı kalmadı. Almanya'da yaşayan Türk asıllı vatandaşlar ile dostluğumuz daha da pekişti. Türkiye ile Almanya arasındaki işbirliği ve dostluğu daha da pekiştirmek gerekiyor. Daha kat edecek çok yolumuz var" dedi.

Enerji ve taşımacılığın yanında turizmin de önemli bir işbirliği alanı olduğunun altını çizen Schröder, Almanya'da Türklerin 75 bin işyeri olduğundan da söz etti. Bu işyerlerinin 34 milyar avroluk ciroları olduğuna dikkat çekti ve bunun iki tarafın da kazandığı bir ilişki olduğuna gönderme yaptı. 


1.4B OKUNMA
Paylaş
Etiketler
Antalya’da olan biten tüm etkinliklerden ilk önce sen haberdar ol!