Likya Yolu'nun Antalya'daki Durakları

Tabi ki herkesin kişisel ihtiyaçları farklıdır ancak bu tür gezilerde olmazsa olmazlar var elbet:

• Yürüyüş Botu; yolun etapları yürüme zorluğu açısından değişkenlik gösterir bu nedenle her zemine uygun, ayağınızı kavrayan, hava alan bir yürüyüş botuna sahip olmanızı öneririz.
• Sandalet; botun fazla geldiği yerlerde, ayaklarınızın nefes almasını sağlamak istediğiniz zamanlarda ya da botunuzun başına bir şey geldiğinde kurtarıcınız olacaktır. (Parmak arası terlik değil, sandalet.)
• Buff, Bandana, Şapka; hangisini kullanacağınız size kalmış ancak Mayıs ayında bile cayır cayır yanan Antalya’da hele ki bu tür zorlu bir geziye korunmasız çıkmayın.
• Sırt Çantası; Öyle sıradan günlük kullanılan çantalardan bahsetmiyoruz tabi ki de. Hava alabilen, terletmeyen bel ve sırt destekli, ihtiyacınıza göre 50-60 lt boyutunda bir dağcı çantası sizi bu gezinizde çok rahatlatacak.
• Çadır-Mat-Uyku Tulumu; Bu ürünleri geziye çıkacağınız mevsime göre seçmeniz daha doğru olacaktır. Yok ben pansiyonda kalacağım derseniz de kötü haber; 2-3 gün yerleşim yeri olmayan yerler olacak ve mecburen kullanmanız gerekecek. 

Likya Yolu’nun en zorlu etaplarından biridir; çok dik tırmanışlar yapacaksınız ve kötü haber; su kaynakları yok denecek kadar az. Bu yüzden yanınızda bolca su bulundurun. Zemini keskin kaya dolu patika yolda ilerlediğiniz sırada ‘Benim burada ne işim var ?’ diye düşünürken gördüğünüz manzaralar karşısında ‘Şimdiye kadar neden gelmemişim ?’ diyeceksiniz. 

Burada da bir önceki etap gibi su kaynakları kısıtlı, bir süre keskin kayalarla dolu zeminde hiç bitmeyecek sandığınız keskin dönüşler yapacaksınız. Sabrın sonu selamet ! Birden bire dönüşler kesilecek çam ağaçlarıyla dolu bir ormanda bulacaksınız kendinizi. Sonra yine bitmeyecekmiş kıvamında inişler başlayacak. Yolun sonunda Olimpos’un muhteşem sahilini görünce bir oh çekeceksiniz. Sahilden devam ederek Çıralı Yanartaş’a ulaşabilirsiniz.

Bu etap diğerlerine nazaran daha eğlenceli; çoğunlukla sahilden yürüyecek; sahilden uzaklaşsanız bile deniz seviyesinden hiç kopmayacaksınız. 

Su kaynakları açısından en rahat etaplardan biridir. Biraz tırmanışlı, çokça asfalt yolda yürüyüşlü, diğer etaplara nazaran az yorulmalı bir yürüyüş olacak.

Bu etap Göynük Yaylası'na kadar yürümesi zevkli ve kısa tempolu ama Göynük Yaylası'ndan sonra hep dik inişli bir etaptır. Dik inişler bazen çıkışlardan daha tehlikeli olabiliyor, su kaynakları açısından sıkıntılı bir etap olduğundan normal tükettiğiniz su miktarından en az 2 kat daha fazla su takviyesi ile etaba başlamanızı tavsiye ederiz. Zorlayıcı noktalarından biri de dik inişler yapacak olmanız. Buna karşın yönünüzü bulma konusunda burada sıkıntı yaşamayacaksınız. 

Bu SON ETAP (evet gerçekten son!) baştan sona dik tırmanışlar şeklinde gerçekleşecek, su sıkıntısı çok fazla. Bundan dolayı sabahın erken saatlerinde yola çıkmalısınız, ve yanınıza en az 5 litre su almalısınız. Kanyonu geçtikten sonra çam ağaçlarıyla kaplı bir ormana gireceksiniz ve patika yoldan ilerleyeceksiniz. Buradan sonra çok dikkatli olmanız gerek çünkü ormanda patika yol kaybolmuş olduğundan yolunuzu kaybetme olasılığınız yüksek. Burada size babalar (4-5 büyük taşın üst üste konularak oluşturulan yol gösterici, işaret) yol gösterecek. Biraz daha ilerledikten sonra yolunuzun iyice karıştığını, çokça ağacın devrildiğini göreceksiniz. Burası kaybolmaların en çok olduğu nokta bu yüzden dikkatli olun, telefonunuzun şarjının burada dolu olmasına dikkat edin zira su kaynağı ve çadır atacak yer bulunmamakta. Buradan sonra bir tırmanış daha gerçekleştirip düzlüğe çıkacaksınız, birkaç km daha ilerledikten sonra sevinç çığlığı mı atarsınız yoksa bitiş noktasına kendinizi atıp dinlenir misiniz bilmeyiz ama tebrikler, yolu tamamladınız.