Antalya Altın Portakal Film Festivali, Avrupa ve Asya´nın en köklü film festivallerinden biri, ülkemizin ise en eski ve uzun soluklu film festivalidir. Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında kısa film dalında ödül verilen kısa metrajlı filmleri sizin için derledik. Bi’göz atmanızda yarar var deriz. :)
1- Bir Fincan Türk Kahvesi
Yaşlı bir kadın ve küçük torunu bir masanın etrafında eski aile fotoğraflarına bakarlar. Yaşlı kadın, bu fotoğraflara bakmaya ve geçmişe dönmeye önceleri dirense de, geçmişin uyandırdıklarına direnemez. Küçük yaşta evlendirilen bir kız çocuğunun hayata tutunuş hikâyesine bir fincan Türk kahvesi içimi boyunca şahit oluruz.
Yönetmen: Nazlı Eda Noyan - Dağhan Celayir
2- Patika
Her sabah, 10 yaşındaki Yaşar ve babası aynı kasaba yolunu teperler. Fakat, tek bisiklete sahip oldukları için, bisikleti nöbetleşe kullanmaları gerekmektedir. Babasından hep uzak kalan Yaşar, bir gün bu duruma son vermeye karar verir. Bir baba-oğul hikayesini ele alan film, yeşilin ve bisikletin hakim olduğu bir hikayeye sahiptir. Taşrada geçen hikaye, bir çocuğun umutlarıyla, korkularıyla, istekleriyle dolu hayatını ve babasıyla iletişim kurmak için verdiği mücadelesini anlatmaktadır.
Yönetmen: Onur Yağız
3- Karpuz Cenneti
Ödül kazanan diğer film Karpuz Cenneti ise daha politik arka tabanlı bir hikaye. Film bir çocuğun korkuyla harmanladığı iç dünyasının bir an önce bulunduğu ortamdan kaçma isteğiyle kurduğu ölüm fikrine odaklı. Batman’da din adına insan öldüren Hizbullah’ın eleştirildiği filmde yedi yaşındaki Mizgin, arkadaşının da anlattıklarıyla erken yaşta ölürse cennete gideceğine inanır. Karpuz Cenneti’ne düşeceğine inanan Mizgin ve intihar girişimleri zaman zaman komik dursa da aslında bir çocuğa hissettirdikleri açısından dikkat çekiyor, çocuk ölümlerine dikkat çekmeye çalışması açısından değerli bir çalışma.
Dua’nın bir kısa film olarak başarısının, bir mezarlık bekçisinde ölüm duygusunun ve yalnızlığın bıraktığı izleri anlamlı ve tutarlı bir atmosferle anlatması olduğu söylenebilir. Bu atmosferle örülü filmin dünyasında, hayal ve gerçek birbirine karışıyor ve filmin tek oyuncusu olan mezarlık bekçisini çepeçevre sarıyor. Mezarlığın kasveti ile adamın gündelik hayatının sıradanlığı birbirini bütünleyerek, atmosferi ve bu atmosferin seyirci üzerindeki etkisini güçlendiriyor.
Ağrı’nın küçük bir köyünde yaşayan bir anne, oğul ve torunun hikâyesini konu alan Berf'te, ölmeden önceki son isteği “bir avuç kar” olan, oğlunu kaybetmiş bir annenin acısı anlatılıyor.
Yönetmen: Erol Mintaş
7- Kısır Döngü
İstanbul’da bir apartman dairesi ve çevresinde gelişen, içine hapsolunmuş ruh halini, paraya endeksli moral durumunu ve gündelik ve sıradan yaşam döngüsünün zaman zaman bir korku girdabına dönüşümünü ve özelinde bir odadan duyulabilecek bir dünyanın resmi yapılmaya çalışılmıştır. Bu kısır döngü renkli ve umut dolu yarınlara temel oluşturabilecek tebessümü içine çeker ve geride ifadesiz yüzler bırakır.
Yönetmen: Aksel Zeydan Göz
8- Gemeinschaft
45. Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi kısa film ödülünü alan Gemeinschaft, adının hakkını sonuna dek veren minik bir animasyon. Franz Kafka’nın öyküsünden uyarlanan film; topluluk, daha doğrusu birlik olmanın nasıl bir şey olduğunu madalyonun her iki yüzünden gösteriyor. Bir yanda birlik olmanın güzelliği öteki yandaysa dışlayıcılığı var. Mezuniyet projesi kapsamında yapılan bir çalışma için fazlasıyla iyi bir film olduğunu söylemek lazım Gemeinschaft’ın.
Yönetmen: Özlem Akın
9- Hoş geldin Bebek
Film yoksul bir Anadolu köyünde bir ailenin yeni doğacak olan bebeklerinin temel ihtiyaçlarının karşılama noktasında çektiği zorlukları ve çaresizliği konu edinmiştir. Baba olacak köylünün, bebeğin doğum sırasında ve doğumdan sonraki ihtiyaçlarını giderebilmek için çektiği sıkıntılar anlatılıyor.
Güzel bir akşam olmalıydı ama Lale kayboldu. Bu genç Türk kadınının hikayesini ona aşık bir adamdan dinliyoruz. Lale Fransa’da büyümüştür ama ait olduğu iki kültür arasındaki çelişkilerle baş etmek için şaşırtıcı bir yolu vardır. Adam onun hakkında her şeyi bildiğini sanmaktadır. Ama Lale’nin tam anlamıyla bir yabancıya dönüşmesine tanık olacaktır.
Toz farkında olmadan fevkalade ama mükemmellikten uzak bir yaşam kuran bir çiftin hayatından sıradan detaylar sunuyor. Osi ve sevgilisi hayatla bir toz bulutu içinde boğuşurken bizde dışarıdan bakış açımızla kazandığımız kavrama avantajımızı kaybedip aynı toz bulutunun içinden görüyoruz onları.
Süha Arın Bu belgesel Film ile Ege Bölgesinde yer alan ve geleneksel Türk mimarisini yansıtan tarihi evleriyle bir "müze kent" görünümünde olan Kula'yı, mimari, kültürel ve sosyal yönleriyle tanıtmayı, bu tür evlerin korunması için kamuoyunda belli bir bilinç oluşmasını amaçlamıştır.
Tahtacı Fatma belgeseli, 12 yaşındaki bir "tahtacı" kızının Toroslar’da yaklaşık 2000 metre yükseklikteki ormanlarda çok zor koşullar altındaki yaşamını, özlemlerini ve bilinç altındaki bir büyük "korku"yu yansıtıyor. Yurdumuzdaki çocuk işçilerin az bilinen ama yaygın dramını Tahtacı Fatma ile simgelemeyi ile amaçlayan belgesel, aynı zamanda, Orman Bakanlığı hesabına ağaç kesimi ve tomruk nakli işinde çalışan, sosyal güvenceden yoksun, unutulmuş bir emekçi grubunun sorunlarını irdeliyor.
Yönetmen: Süha Arın
14- Urartu'nun İki Mevsimi
Urartu'ların tarih, kültür ve sanatlarını yansıtmayı amaçlayan 40 dakikalık belgeseldir.
Yönetmen: Süha Arın
4- Sessiz
Yıllardan 1984, yer Diyarbakır Cezaevi. Üç çocuk annesi Zeynep, ceza evinde yatan kocasını ziyarete gitmek ister ama ana dili olan Kürtçe'den başka dil konuşamaz; tek kelime Türkçe bilmez. Ceza evinde için Kürtçe konuşmak kesinlikle yasaktır. Diğer yandan da kocası için getirdiği bir çift yeni ayakkabıyı kendisine yollamak ister ama bu da yasaktır.
Antalya’da olan biten tüm etkinliklerden ilk önce sen haberdar ol!
Bizi Takip Edin
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.
Daha fazla bilgi için