Grip, Soğuk Algınlığı ile Karıştırılmamalıdır!

Modern hayat geliştikçe maalesef insan sağlığını tehdit eden unsurların boyut ve sayıları da değişmektedir. Bu sorunların başında toplumda hemen hemen bütün yaş gruplarını etkileyen gribal enfeksiyonlar başı çekmektedir.  Soğuk algınlığı virüslerin neden olduğu hafif burun akıntısı, kol ve bacaklarda ağrı, boğazda yanma, hafif iştahsızlıkla seyreden genelde 2-3 gün içerisinde kendiliğinden sonlanan, ek bir tedavi gerektirmeyen klinik bir durumdur.

ASV Yaşam Hastanesi İç Hastalıkları Uzm. Dr. İbrahim GÖKTAŞ bilgilendiyor. 

Kaynak: www.yasamhastaneleri.com

Gribal enfeksiyon; halsizlik ve yorgunluğun daha yoğun olduğu, genelde ateşin eşlik ettiği, iştahsızlık, yaygın eklem-kas ağrıları, baş ağrıları, boğaz ağrısı, bulantı ve kusmanın da eşlik edebildiği ve kendiliğinden geçmediğinden dolayı daha da ağırlaşabilen klinik bir durumdur. Eğer şikayetler bir haftayı aşıyorsa, özellikle üşüme, titreme, ateş şikayetlere eşlik ediyor veya sonradan böyle bir durum başlamışsa, mutlaka bir hekim muayenesine başvurulmalıdır. Grip, özellikle yeni doğan bebeklerde, kronik hastalığı olanlar kişilerde, herhangi bir nedenle veya ilaçla bağışıklık sistemi azalmış kişilerde, çok tehlikeli sonuçlara yol açabilmektedir. Bu tehlikeli durumlar son yıllarda giderek artış göstermekle birlikte ve tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük çapta görülmektedir.

Aslında son derece sağlıklı yaşayan kişiler dahi yılın belli bir bölümünde ve belli bir sayıda gribal enfeksiyon geçirilebilir. Çünkü virüsler el teması ile, havada asılı kalıp solunum yolu ile, hasta kişilerin sekresyonları ile herkese bulaşabilmektedirler. Elbette ki kişiden kişiye farklı olan bağışıklık sisteminin güçlülüğü kavramı herkes aynı derecede hastalık oluşmasını engellemektedir. Kişilerin grip olmamak için düzenli egzersiz yapmaları, havasız yerlerden uzak durmaları, hastalık süresince istirahate dikkat etmeleri, doğal ve yeterli meyve ve sebze tüketmeleri çok önemlidir.

Gün içinde sık sık ellerimizi su ve sabunla en az 2 dakika ovalamak şartı ile yıkamamız gerekir. Özellikle kreş yaş grubu çocukları hem en çok etkilenen grup, hem de maalesef en bulaştırıcı grup durumundadır. Dolaysıyla el hijyenin önemi çocukluk döneminde daha da önemlidir. Bulunan oda mutlaka ara ara havalandırılmalı ve eğer mümkün ise etkili bir havalandırma sistemi yapılmalıdır. Hasta kişilerin olabildiğince el yıkamaya özen göstermeleri diğer kişilere bulaşmayı engeller. Yine hasta insanların öksürük, hapşırma gibi etrafa virus yayan durumlarda daha dikkatli olması gerekir.

Bu husus özellikle hastalık daha gelişmeden tedavi olmak açısından önemlidir. Mevsimsel özellikler göz önüne alındığında, beslenme ile ilgili alınan tedbirler bağışıklık sistemini harekete geçirdiğinden her türlü virüse karşı koruyucu bir rol oynamaktadır.

Soğuk algınlığı ve gribal enfeksiyonlarda, bakteriyel enfeksiyonlar gelişmedikçe alınan gereksiz antibiyotikler hem hastalık süresini uzatmakta hem de ileride verilmesi gereken tedavileri engellemektedir. Çünkü virüslere karşı burun ve boğazda doğal olarak bulunan savunma sistemini bozmaktadırlar. Ayrıca son yıllarda giderek artan dirençli enfeksiyonların da en büyük sebebi yanlış antibiyotik kullanımı olarak görülmektedir. Antibiyotik seçimi konusundaki en önemli nokta bir doktor muayenesi ile karar verilmesi hususudur. Son yıllarda gereksiz ve yanlış antibiyotik kullanımına bağlı tanı gecikmeleri, hastalığın ilerlemesi ve maalesef hayat kayıpları, giderek artmaktadır.