Sonbaharda En Sık Görülen Hastalıklar

Sıcak yaz günlerinden sonra gelen sonbahar  grip, nezle, ishal, alerjik astım gibi hastalıkları da beraberinde getirdi. Doğanın kışa hazırlandığı şu günlerde insanların ısı düşüşlerine adapte olmaları için 2 - 4 haftalık bir süre gerekmektedir. Ancak küresel iklim değişiklikleri nedeni ile hava  ısısındaki sert değişimler, okulların açılması, yazdan kalan kıyafetlerin henüz dolaptaki yerlerini alması özellikle solunum ve damlacık yolu ile yayılan bu hastalıklara zemin hazırlamaktadır.  

Sonbahar ve kış aylarında özellikle sıklığı artan hastalıklar hakkında Antalya Yaşam Hastanesi doktorları bilgilendiriyor.

Kaynak: www.yasamhastaneleri.com

Kalabalık ve havalandırılmayan ortamlar, klima yada ısıtıcılar yüzünden kuruyan ortam havası solunum sistemi  için bariyeri olan mukozanın savunma mekanizmasını zayıflatıp hastalıkları kolaylaştırmaktadır. Hava sıcaklığına uygun giyinip, mevsim meyve sebzelerini yeterince tüketerek, hijyene dikkat ederek, bol su içip bulunduğumuz ortamı havalandırarak bu hastalıklardan korunmak mümkün.

Koah, astım , diyabet gibi kronik hastalıklara sahip olanlar, kanser nedeni ile kemoterapi alanlarda solunum yolları hastalıkları zatürre ve bronsit gibi alt solunum yollarını etkileyen hastalıklara daha kolay dönüşmektedir. Bu nedenle bu hastaların 5 yılda bir zatürre aşısı ve , her yıl eylül-ekim-kasım aylarında grip aşısı olmaları önerilir.

Yapılan çalışmalarda  gastrit, mide ülseri, sindirim sistemi kanamaları ve huzursuz bağırsak sendromu (IBS) gibi sistemiyle ilgili bazı hastalıkların mevsim geçişlerinde  özellikle ilkbahar ve sonbaharda arttığı görülüyor.  Gün ışığından faydalanmanın azalması, değişen beslenme alışkanlıkları, uyku saatlerindeki değişiklikler  bu şikayetlere zemin hazırlıyor. Uyku saatlerine dikkat etmek (aşırı uyumamak) gün ışığından mümkün olduğunca faydalanmak, dengeli beslenmek, yürüyüş yapmak vücudun değişikliklere adaptasyonunu  kolaylaştırıp sindirim sistemi sorunlarını azaltır.

Soğuyan havalarla birlikte insanların daha çok kapalı ortamlarda kalma eğilimleri, havanın erken kararması, yazın güneşli günlerinde yapılan gezilerin yerine daha durağan, okulların açılması ile daha stresli ve sorumluluk gerektiren bir yasam döngüsü depresif yakınmaların  sıklığını artırmaktadır.  Uygun kıyafetlerle açık havada bulunmak , yürüyüş yapmak, dengeli beslenmek, gün ışığından mümkün olduğunca faydalanmak  çok önemlidir.

Hava basıncı değişiklikleri, nem değişiklikleri ve özellikle lodosun ülkemizde migren atak  sıklığını artırdığına dair veriler vardır. Mevsime uygun giyinmek, rüzgarlı havalarda özellikle baş çevresini korumak, mevsime uyum sağlamak korunmak için önemlidir.