Antalyalıların en büyük aşkı her zaman Akdeniz'dir.Yaptıkları her şeyde akdeniz onlara eşlik eder…Yürüyüşlerinde,kahvaltılarında,akşam üstü biralarında,pikniklerinde hiçbir zaman Akdeniz onları yalnız bırakmaz…
Antalyalının önüne boğazı da koysanız, gökdelenleri de dizseniz yine de Antalyam der. İşte gurbette yaşayan Antalyalılar için Antalya’nın en çok özlenen 7 özelliği…
Antalyalıların en büyük aşkı her zaman Akdeniz'dir.Yaptıkları her şeyde akdeniz onlara eşlik eder…Yürüyüşlerinde,kahvaltılarında,akşam üstü biralarında,pikniklerinde hiçbir zaman Akdeniz onları yalnız bırakmaz…
Şimdi dürüst olalım… Hepinizin Antalya’da olan ailesi ya da arkadaşları siz mart, nisan aylarında donarken, sırılsıklam olurken “Ay burası da çok sıcak,askılıyla geziyoruz valla. 1 haftaya deniz sezonu başlar herhalde” diyerek acımasızlıkta George R.R. Martin’ in pabucunu dama attılar.
Hiçbir Antalyalı, Antalya dışında kabak tatlısı ya da piyaz yemez.Yese de zevk almaz. Nereden bilecek Istanbullu haşlanmış yumurtalı, tahinli piyazın zevkini… Tahin içinde yüzen kabak tatlısının tadının nasıl başka olduğunu…
Falezler Antalyalının kötü gün dostudur… Az mı iç geçirdiniz o falezlerden denize bakarken?
Ay çekirdeğinden daha büyük bir bağımlılık olan Tirmis, gurbetteki Antalyalıların asla diğer şehirlilere anlatamayacağı ve bulamadığı çerez.
Her Antalyalının mutlaka Kaleiçi’nde profosyonel çekilmiş bir profil resmi vardır. Antalya dışında bir yerde yaşamak zorunda kaldığınızda anlarsınız güzelliğin sizde değil Kaleiçi'nde olduğunu.
Şehrin bir ucundaaaaan bir ucunaaaa yolculuk yapmak çok keyifli, özlersiniz yani. Yolu uzaktır ama şehri gezdirir. Alayına gider...